Türkçe
Kurdî

cehennem için arama sonuçları

Gerçek şu ki biz seni, bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. (Hakka inanmayan) cehennem ehlinden (sorumlu değilsin ve onlardan dolayı) sorguya çekilmeyeceksin. (2/Bakara, 119)

(Hatırlayın!) Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Burayı güvenli bir yerleşim yeri kıl ve buranın ahalisinden Allah’a ve ahirete inananları çeşitli meyvelerle rızıklandır.” (Allah) dedi ki: “Kâfir olan kimseleri de az bir müddet faydalandırır sonra da ateşin azabına çaresiz katlanmak zorunda bırakırım. (Ateşin azabını barındıran cehennem) ne kötü bir varış yeridir.” (2/Bakara, 126)

Ona: “Allah’tan kork!” denildiği zaman, gururu/kibri onu günaha sürükler. Böylesine cehennem yeter. O, ne kötü bir yataktır. (2/Bakara, 206)

O kâfirlere de ki: “Yenileceksiniz ve cehenneme sürükleneceksiniz. Orası ne kötü bir yataktır.” (3/Âl-i İmran, 12)

Hiç Allah’ın rızasına uyanla, Allah’ın gazabına uğrayan ve barınağı cehennem olan kimse bir olur mu? Ne kötü bir dönüş yeridir orası. (3/Âl-i İmran, 162)

(Bu hâlleri) az bir faydalanmadır. Sonra barınakları cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o! (3/Âl-i İmran, 197)

Onlardan kimi (kendilerine verilene) iman etti, kimi de ondan yüz çevirdi. Dehşet saçan alevleriyle cehennem (onlara) yeter. (4/Nisâ, 55)

Kim de bir mümini kasten öldürürse onun cezası, içinde uzun süre kalacağı cehennemdir. Allah ona kızmış, ona lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. (4/Nisâ, 93)

Melekler, nefislerine zulmedenlerin canını aldığında: “Nerede idiniz/hangi saftaydınız?” derler. Derler ki: “Biz yeryüzünde (müşriklerin safında yer almak zorunda olan, çaresiz) mustazaflardık.” (Melekler:) “Allah’ın arzı geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!” derler. Bunların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o! (4/Nisâ, 97)

Kim de hidayet kendisine apaçık belli olduktan sonra Resûl’e muhalefet eder ve müminlerin yolunun dışında bir yola uyarsa, (batıl yolu ona süslü göstererek) onu yöneldiği yola havale eder ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir dönüş yeridir orası! (4/Nisâ, 115)

Bunların barınağı cehennemdir. Ondan kaçış bulamayacaklardır. (4/Nisâ, 121)

(Kimin hak ya da batıl üzere olduğu, kimin cennete ya da cehenneme gideceği) ne sizin ne de Ehl-i Kitab’ın temennileriyle olacak iştir. (Bunu belirleyecek olan şudur:) Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalandırılır. Ve kendisi için Allah’ın dışında ne bir dost ne de bir yardımcı bulur. (4/Nisâ, 123)

Şüphesiz ki (Allah), Kitap’ta size (şu hükmü) indirdi: Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve alaya alındığını duyduğunuz zaman, başka bir söze dalıncaya kadar onlarla beraber (aynı mecliste) oturmayın. (İnkâr etmeden ya da konuyu değiştirmedikleri hâlde aynı ortamda oturursanız) şüphesiz ki siz de onlar gibi (kâfir/müşrik) olursunuz. Muhakkak ki Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennemde toplayacak olandır. (4/Nisâ, 140)

Kişi arkadaşlık yaptığı insanlara ve çevre edindiği topluluğa dikkat etmelidir. Aynı ortamı paylaştığımız insanların, küfür veya fısk içerikli konuşmalarına iştirak etmesek dahi, inkâr etmeksizin o ortamda bulunmamız, Allah (cc) katında bizi onlarla aynı duruma düşürmektedir. Ayrıca bk. 6/En’âm, 68; 9/Tevbe, 65-66.

(Onları ileteceği tek yol) içinde ebedî kalacakları cehennem yoludur. Ve bu, Allah’a kolaydır. (4/Nisâ, 169)

(Allah) buyurdu ki: “Kınanmış ve alçalmış olarak oradan çık. Onlardan kim sana uyarsa, andolsun ki cehennemi sizlerle dolduracağım.” (7/A'râf, 18)

Onlar için cehennemden (alevli) bir yatak ve üstlerinden (onları örten ateşten) bir yorgan vardır. İşte biz, zalimleri böyle cezalandırırız. (7/A'râf, 41)

Cennetlikler, cehennemliklere seslenir: “Rabbimizin bize vadettiğinin hak olduğunu bulduk. Siz de Rabbinizin (size olan azap) vaadinin hak olduğunu buldunuz mu?” (Onlar:) “Evet.” der. (Bunun üzerine) aralarından bir münadi: “Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun.” diye seslenir. (7/A'râf, 44)

Gözleri cehennemlikler (olan) tarafa çevrildiğinde: “Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğuyla beraber eyleme!” derler. (7/A'râf, 47)

Cehennemlikler cennetliklere seslenecekler: “Bize biraz sudan veya Allah’ın size verdiği rızıktan akıtın/verin.” (Cennetlikler:) “Şüphesiz ki Allah, o ikisini kâfirlere haram/yasak kılmıştır.” diyecekler. (7/A'râf, 50)

Andolsun ki cehennemi, kalpleri olup da onunla (hakikati) anlamayan, gözleri olup da onunla (hakikati) görmeyen; kulakları olup da onunla (hakikati) duymayan insanlar ve cinlerin çoğunluğu için yarattık/hazırladık. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta (hayvanlardan) daha sapkınlardır. Bunlar gafillerin ta kendileridir. (7/A'râf, 179)

Kim de o gün savaşta yer edinmek ya da başka bir bölüğe katılmak dışında onlara arkasını döner (savaş meydanından kaçarsa), şüphesiz Allah’ın gazabına uğramıştır. Onun barınağı cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir. (8/Enfâl, 16)

Hiç kuşkusuz kâfirler, Allah’ın yolundan alıkoymak için mallarını harcarlar. Harcayacaklar da... Sonra o harcamaları (yüreklerini yakan) bir pişmanlığa dönüşecek, sonra da yenilgiye uğrayacaklar. Kâfirler toplanıp cehenneme sürükleneceklerdir. (8/Enfâl, 36)

Bu, Allah’ın temizle pis olanı (mümin ile kâfiri, Allah yolunda harcanan ile batıl yolunda harcananı) birbirinden ayırması, pis olanın tümünü üst üste yığıp cehenneme atması içindir. Bunlar, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (8/Enfâl, 37)

Onlardan kimisi: “(Savaşa çıkmama) konusunda bana izin ver, beni (Rum kadınlarının) fitnesine düşürme.” der. Dikkat edin! (Onlar Allah’ın ve Resûl’ünün emrine uymamak için bahaneler üreterek) fitneye düştüler bile. Şüphesiz ki cehennem, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır. (9/Tevbe, 49)

(Allah’ın ve Resûl’ünün koyduğu sınır ve ölçüleri yetersiz görüp yeni sınır, ölçü ve kanunlar koyarak) Allah ve Resûl'ü ile sınırlaşanlara, içinde ebedî kalacakları bir cehennem ateşinin olduğunu bilmiyorlar mı? İşte bu, en büyük rezilliktir. (9/Tevbe, 63)

Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini vadetti. O, onlara yeter. Allah, onlara lanet etmiştir. Ve onlar için sürekli olan bir azap vardır. (9/Tevbe, 68)

Ey Nebi! Kâfirler ve münafıklarla savaş ve onlara karşı sert ol. Onların barınağı cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeridir. (9/Tevbe, 73)

Resûlullah’a muhalefet ederek (savaştan) geri kalanlar, oturmalarına sevindiler. Malları ve canlarıyla Allah yolunda savaşmayı hoş görmeyerek: “Bu sıcakta savaşa çıkmayın.” dediler. De ki: “Cehennem ateşi çok daha sıcaktır.” Keşke anlasalardı. (9/Tevbe, 81)

Onlara döndüğünüz zaman (onları kınamaktan ya da ceza vermekten) yüz çeviresiniz diye Allah adına yemin edecekler. (Ceza verip, kınamayın) bilakis onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar pisliktirler, işledikleri (günahlar) sebebiyle barınakları cehennem olacaktır. (9/Tevbe, 95)

Binasını/mescidini, takva üzerine ve Allah rızasını (gözeterek) tesis eden mi daha hayırlıdır; yoksa, binasını yıkılmaya yüz tutmuş, bir uçurumun kenarına kurup o yerle birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanacak olan mı? Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez. (9/Tevbe, 109)

Ayet, yeryüzünde bulunan mescidleri “Takva” ve “Dırar” mescidleri olarak iki kısma ayırmıştır:

Takva mescidleri; içinde yalnızca Allah’a (cc) kulluk edilen, hiçbir şeyin O’na ortak koşulmadığı (9/Tevbe, 107-109), yalnızca Allah’ın (cc) adının anılıp yüceltildiği (24/Nûr, 36), içinde Allah’ın (cc) nur ve hidayeti olan vahyin okunduğu (24/Nûr, 35), müminlerin dünya hayatının kirinden arındığı (24/Nûr, 37) yapılardır.

Dırar mescidleri; müminlere zarar vermek, küfrü yaygınlaştırmak, müminleri bölmek ve Allah’a (cc) savaş açmış mücrimlerin karargâh olarak kullanması için inşa edilen ve adına “mescid” denen yapılardır.

Bugün, Allah’ın (cc) yasalarını yürürlükten kaldıran, tevhide ve muvahhidlere düşmanlık eden, zan, hurafe ve menkıbeyi din kaynağı kılmaya çalışan sistemlerin bir yandan İslam’a savaş açması, öte yandan ısrarla mescid inşa etmesi üzerinde dikkatle düşünülmelidir.

(Cennetlik ve cehennemliklerden oluşan) bu iki grubun misali, kör ve sağır (bir toplulukla) gören ve işiten (bir topluluğun) misali gibidir. (Bu iki grup) örnekçe eşit olabilir mi? Öğüt almaz mısınız? (11/Hûd, 24)

O gün gelince, hiçbir kimse O’nun izni olmadan konuşamaz. Onlardan kimisi (ebedî cehenneme gidecek olan, mutsuz) “şakî”, kimisi de (ebedî cennete gidecek olan, mutlu) “said”dir. (11/Hûd, 105)

Rabbinin rahmet ettikleri müstesna. Onları bunun için yarattı. Rabbinin: “Andolsun ki cinleri ve insanları cehenneme dolduracağım.” sözü/hükmü kesinleşmiştir. (11/Hûd, 119)

Rablerine icabet edenlere El-Husna (cennet) vardır. O’na icabet etmeyenlerse yeryüzündeki her şey ve bir o kadarı daha onların olsa, hiç şüphesiz (azaptan kurtulmak için) verirlerdi. İşte bunlara hesabın en kötüsü vardır. Barınakları cehennemdir. Ne kötü yataktır orası. (13/Ra'd, 18)

(Dünya bozgununun) ardından (bir de) cehennem vardır. Ve (ona) irinli sudan içirilir. (14/İbrahîm, 16)

(Kavimlerini yerleştirdikleri yıkım ve helak yurdu) içine girecekleri cehennemdir. Orası ne kötü bir yerleşim yeridir. (14/İbrahîm, 29)

Kuşkusuz, onların tümünün buluşma yeri cehennemdir. (15/Hicr, 43)

Onun yedi kapısı vardır. İçlerinden her bir grup bir kapının payı (olarak o kapıdan cehenneme gireceklerdir). (15/Hicr, 44)

İçinde ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklenenlerin konaklama yeri ne kötüdür. (16/Nahl, 29)

Umulur ki Rabbiniz, size merhamet eder. Şayet (bozgunculuğa) dönerseniz, biz de (güçlü kullarımızı üzerinize göndermeye) döneriz. Biz, cehennemi kâfirler için hapishane/zindan kılmışızdır. (17/İsrâ, 8)

Kim (yaptığı amelleriyle) acil/peşin olan (dünyalığı) isterse orada, dilediğimize dilediğimizi hemencecik veririz. Sonra da ona kınanmış ve (Allah’ın rahmetinden) kovulmuş olarak gireceği bir cehennem kılarız. (17/İsrâ, 18)

Bu, Rabbinin sana hikmet olarak vahyettiğidir. Allah’la beraber başka ilah icat etme! Yoksa ayıplanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. (17/İsrâ, 39)

(Hatırla!) Hani sana: “Şüphesiz ki Rabbin, bütün insanları kuşatmıştır.” demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı (İsra, Miraç hadisesini) ve Kur’ân’da lanetlenmiş ağacı (Zakkum ağacını) yalnızca insanlar için fitne kıldık. (“Bir gecede onca yolu nasıl gitti, hiç cehennemde ağaç olur mu? Ateş ağacı yakmaz mı?” deyip fitneye düştüler.) Biz, onları korkutuyoruz. Fakat (bu), onların haddi aşmalarından başka bir şeylerini arttırmıyor. (17/İsrâ, 60)

Buyurdu ki: “Git! Onlardan kim sana uyacak olursa hiç şüphesiz cehennem, sizin eksiksiz cezanız olacaktır.” (17/İsrâ, 63)

Allah kimi hidayet ederse, o doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, onlar için (Allah’ın) dışında veliler bulamazsın. Kıyamet Günü'nde onları yüzükoyun, kör, dilsiz ve sağırlar olarak diriltiriz. Onların barınağı cehennemdir. Ateşi dindikçe dehşet saçan alevi onlar için arttırırız. (17/İsrâ, 97)

Cehennemi o gün kâfirlerin (karşısına getirip), öyle bir sunumla sunmuşuzdur ki! (18/Kehf, 100)

Kâfirler, beni bırakıp da benim kullarımı veliler/dostlar edineceklerini (benim de bu şirki cezasız bırakacağımı mı) sandılar? Doğrusu biz, cehennemi kâfirler için bir konaklama yeri olarak hazırladık. (18/Kehf, 102)

Bu, kâfir olmaları nedeniyle onların cezası olan cehennemdir. (Hem) ayetlerimi ve resûllerimi de alaya almışlardır. (18/Kehf, 106)

Rabbine yemin olsun ki, onları ve şeytanları muhakkak bir araya toplayacak ve kesinlikle onları cehennemin etrafında diz çöktürerek hazır bulunduracağız. (19/Meryem, 68)

Sonra o (cehenneme) girmeye en uygun olanların kim olduğunu elbette en iyi biz biliriz. (19/Meryem, 70)

Suçlu günahkârları da susuz olarak cehenneme süreriz. (19/Meryem, 86)

Hiç kuşkusuz, kim Rabbine suçlu bir günahkâr olarak gelirse elbette, ona cehennem vardır. Orada ne ölür (ki kurtulsun), ne de dirilir (ki faydalansın). (20/Tâhâ, 74)

İçlerinden her kim: “Allah’ın yanı sıra ben de bir ilahım!” derse işte böylesini, cehennemle cezalandırırız. Zalimleri böyle cezalandırırız işte. (21/Enbiyâ, 29)

Şüphesiz ki sizler ve Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, cehennemin odunusunuz. Sizler oraya gireceksiniz. (21/Enbiyâ, 98)

Ayetlerimizi etkisiz/geçersiz kılmak için çaba içerisinde olanlara (gelince), bunlar cehennemin ehlilerdir. (22/Hac, 51)

Kimin de mizanı hafif gelirse bunlar; kendilerini hüsrana uğratan, cehennemde ebedî kalacak olanlardır. (23/Mü'minûn, 103)

(Cehennem) onları uzaktan gördüğünde, onun öfkesini ve uğultusunu işitirler. (25/Furkân, 12)

Onlar ki; yüzleri üzere cehenneme haşrolunurlar. Bunlar mekânları en şerli, yolları en sapkın olanlardır. (25/Furkân, 34)

Onlar ki: “Rabbimiz! Cehennem azabını bizden çevir. Şüphesiz ki onun azabı, sürekli ve katlanılması zor bir cezadır.” derler. (25/Furkân, 65)

Cehennemse azgınlar (görsün diye iyice) açığa çıkarılır. (26/Şuarâ, 91)

Her ümmetten ayetlerimizi yalanlayan (öncü) bir topluluk haşredeceğimiz gün, onlar (cehenneme) sevk edilirler. (27/Neml, 83)

Senden azabın bir an önce gelmesini istiyorlar. Hiç şüphesiz cehennem, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır. (29/Ankebût, 54)

Allah’a yalan uydurarak iftira eden veya hak kendisine geldiğinde onu yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Kâfirler için cehennemde konaklayacak yer mi yok? (29/Ankebût, 68)

(O hâlde) Allah’tan gelecek olan ve kimsenin geri çeviremeyeceği o gün gelmeden önce, yüzünü dosdoğru dine çevir. O gün insanlar (cehennemlikler ve cennetlikler olarak) gruplara ayrılacaklar. (30/Rûm, 43)

Şayet dileseydik her nefse hidayetini verirdik. Fakat: “Andolsun ki cehennemi cinlerden ve insanlardan (kâfir olanlarla) dolduracağım.” sözüm hak olmuştur. (32/Secde, 13)

Kâfirlere ise cehennem ateşi vardır. Ne haklarında ölmeleri için hüküm verilir, ne de (ateşin) azabı hafifletilir. Biz, her nankör olanı işte böyle cezalandırırız. (35/Fâtır, 36)

“İşte bu, size vadedilen cehennemdir.” (36/Yâsîn, 63)

“Küfrünüze karşılık bugün o (cehenneme) girin.” (36/Yâsîn, 64)

Zulmedenleri, (onlarla aynı amelleri yapan) eşlerini ve Allah’ın dışında ibadet ettiklerini toplayın bir araya! Onları cehennemin yoluna sürün. (37/Saffât, 22-23)

Şüphesiz ki o, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır. (37/Saffât, 64)

Sonra onların döneceği yer elbette, cehennem ateşi olacaktır. (37/Saffât, 68)

Cehennem... Oraya girecekler. Ne kötü bir yataktır o. (38/Sâd, 56)

(Oraya her yeni grup geldiğinde melekler cehennem ehline:) “Bu da sizinle beraber cehenneme atılacak bir gruptur. Onlara: ‘merhaba’ yok. Çünkü onlar ateşe gireceklerdir.” (derler.) (38/Sâd, 59)

(Tabi olanlar liderlere:) “(Hayır!) Asıl size ‘merhaba’ olmasın/rahat yüzü görmeyesiniz. Bu (cehennemi) bizim önümüze siz getirdiniz. Ne kötü bir yerleşim yeridir o.” (derler.) (38/Sâd, 60)

Derler ki: “Rabbimiz! Kim bu cehennemi önümüze getirdiyse, onun azabını kat kat arttır.” (38/Sâd, 61)

“Onları alaya almıştık, değil mi? (Yazıklar olsun bize.) Yoksa (onlarda cehennemde de) biz mi görmüyoruz?” (38/Sâd, 63)

Cehennem halkının bu çekişmesi elbette haktır. (38/Sâd, 64)

“Andolsun ki cehennemi, sen ve onlardan sana uyanların tamamıyla dolduracağım.” (38/Sâd, 85)

Onların üstlerinde de ateşten tabakalar vardır, altlarında da (ateşten) tabakalar vardır. Bu, Allah’ın kullarını kendisiyle korkuttuğu (cehennemdir). Ey kullarım! Benden korkup sakının. (39/Zümer, 16)

Allah’a karşı yalan söyleyenden ve doğruluk kendisine geldiği hâlde onu yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Kâfirler için cehennemde kalacak yer mi yok? (39/Zümer, 32)

Kıyamet Günü, Allah’a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerini kapkara görürsün. Cehennemde kibirlilere yer mi yok! (39/Zümer, 60)

Allah, muttakileri (cehennemden kurtuluş ve cenneti elde etme) başarılarıyla kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz ve onlar üzülmezler de. (39/Zümer, 61)

Kâfirler, bölük bölük cehenneme sevk edilirler. Ona geldiklerinde kapıları açılır ve (cehennem) bekçileri onlara der ki: “Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bu günün karşılaşmasına dair sizi uyaran, sizin içinizden resûller gelmedi mi?” Derler ki: “Evet (geldi).” Fakat azap sözü kâfirler üzerine hak olmuştur. (39/Zümer, 71)

Onlara denir ki: “İçinde ebedî kalacağınız cehennem kapılarından girin. Kibirlilerin kalacakları yer ne kötüdür.” (39/Zümer, 72)

Arşı taşıyan ve onun etrafında bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih eder, O’na iman eder ve iman edenler için bağışlanma talebinde bulunurlar: “Rabbimiz! Rahmet ve ilimle her şeyi kuşattın, tevbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru.” (40/Mü’min (Ğafir), 7)

Kâfirlere de şöyle seslenilir: “Allah’ın (size olan) öfkesi, (cehennemi hak ettiğinizden dolayı) nefislerinize olan öfkenizden çok daha büyüktür. Çünkü siz, iman etmeye davet edildiğinizde inkâr ediyordunuz.” (40/Mü’min (Ğafir), 10)

Ateşte olanlar, cehennem bekçilerine derler ki: “Rabbinize dua edin de bir gün (olsun) azabımızı hafifletsin.” (40/Mü’min (Ğafir), 49)

Rabbiniz buyurdu ki: “Bana dua edin, size icabet edeyim. Hiç kuşkusuz, bana ibadet etmekten büyüklenenler, boyun eğmiş/alçaltılmış olarak cehenneme gireceklerdir.” (40/Mü’min (Ğafir), 60)

Numan b. Beşir’in (ra) rivayet ettiği bir hadiste Allah Resûlü (sav): “Dua ibadetin ta kendisidir.” demiş ve bu ayeti okumuştur. (Ebu Davud, 1479; Tirmizi, 2969)

Ebedî kalacaklar olarak cehennem kapılarından girin. Kibirlilerin kalacağı yer ne kötüdür. (40/Mü’min (Ğafir), 76)

Şüphesiz ki mücrimler, cehennem azabı içerisinde ebedî kalacaklardır. (43/Zuhruf, 74)

“Ey Malik!” diye seslenirler: “Rabbin işimizi bitirsin de (canımızı alsın).” (Cehennem bekçisi Malik) diyecek ki: “Şüphesiz ki siz, (azap içinde) kalacaksınız.” (43/Zuhruf, 77)

(Denir ki:) Alın onu da cehennemin orta yerine sürükleyin. (44/Duhan, 47)

Orada, ilk ölümleri dışında bir ölüm tatmazlar. Ve (Allah,) onları cehennem azabından korumuştur. (44/Duhan, 56)

Önlerinde (onları beklemekte olan) cehennem vardır. Ne kazandıkları ne de Allah’ın dışında edindikleri veliler kendilerine fayda sağlayacaktır. Onlara büyük bir azap vardır. (45/Câsiye, 10)

(Ayrıca) münafık erkek ve münafık kadınlara, müşrik erkek ve müşrik kadınlara (Allah’ın) azap etmesi içindir. (Onlar,) Allah hakkında kötü zan besleyenlerdir. Kötülük döngüsü, onların başına olsun/başlarından kötülük hiç eksik olmasın. Allah onlara öfkelenmiş, lanet etmiş ve onlar için cehennem hazırlamıştır. O, ne kötü bir dönüş yeridir. (48/Fetih, 6)

“Atın cehenneme her inatçı kâfiri!” (50/Kâf, 24)

O gün cehenneme: “Doldun mu?” deriz. O da: “Yok mu daha fazlası?” der. (50/Kâf, 30)

Rablerinin kendilerine verdiği (nimetlerden dolayı) mutludurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. (52/Tûr, 18)

“Allah bize lütfetti de bizi yakıp kavuran cehennem azabından korudu.” (52/Tûr, 27)

Ateşin içinde yüzleri üzerine sürüklenecekleri o gün: “Cehennemin dokunuşunu tadın!” (denilecek.) (54/Kamer, 48)

İşte bu, mücrimlerin yalanladığı cehennemdir. (55/Rahmân, 43)

Ve cehenneme atılma (onu bekler). (56/Vâkıa, 94)

Allah’a ve resûllerine iman edenler, işte bunlar, Rableri katında sıddıklar (özü sözü doğru olanlar) ve şehitlerdir/şahitlerdir. Onlara mükâfatları ve nurları vardır. Ayetlerimizi inkâr edip yalanlayanlarsa işte bunlar, cehennem ehlilerdir. (57/Hadîd, 19)

Kendilerine fısıldaşmanın yasaklandığı kimseleri görmedin mi? Sonra nehyedildikleri şeye geri dönüyor; günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyan hakkında fısıldaşıp (kulis yapıyorlar). Sana geldikleri zaman, Allah’ın seni selamlamadığı sözlerle seni selamlarlar. İçlerinden derler ki: “Söylediğimiz sözler nedeniyle Allah bize azap etmeli değil miydi?” Onlara cehennem yeter. Oraya gireceklerdir. O ne kötü bir dönüş yeridir. (58/Mücadele, 8)

Ey Nebi! Kâfirler ve münafıklarla savaş ve onlara karşı sert ol. Onların barınağı cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeridir. (66/Tahrîm, 9)

Rablerini inkâr edenlere cehennem azabı vardır. O, ne kötü bir dönüş yeridir. (67/Mülk, 6)

“Sonra da onu cehenneme atın.” (69/Hakka, 31)

Asla! Çünkü o, çılgınca yanan ve alevleri şiddetli cehennemdir. (70/Meâric, 15)

“Zalimlerse cehenneme odun olmuşlardır.” (72/Cin, 15)

“(Benim vazifem,) Allah’tan olanı ve O’nun iletilerini tebliğ etmektir. (O’nun azabından ancak bu şekilde kurtulabilirim.) Kim de Allah’a ve Resûl’üne isyan ederse, ona içinde ebedî kalacağı cehennem vardır.” (72/Cin, 23)

Çünkü bizim yanımızda prangalar ve şiddetle yanan bir cehennem vardır. (73/Müzzemmil, 12)

Ben onu Sakar’a/cehenneme atacağım. (74/Müddessir, 26)

Biz, cehennem bekçilerini meleklerden başkası kılmadık. Onların sayısını, kâfirler için yalnızca bir fitne kıldık. Ta ki kendilerine Kitap verilenler yakinen inansınlar, iman edenlerin imanı artsın, kendisine Kitap verilenler ve iman edenler şüpheye düşmesin. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfir olanlar da: “Allah bu misalle neyi murad etti/ne anlatmak istedi?” desin. İşte Allah dilediğini böyle saptırır dilediğini de hidayet eder. Rabbinin ordularını O’ndan başkası bilmez. O, insanlar için ancak bir öğüttür. (74/Müddessir, 31)

“Sizi Sakar’a/cehenneme ne sürükledi?” (derler.) (74/Müddessir, 42)

Yalanladığınız (cehenneme) doğru gidin. (77/Mürselât, 29)

Şüphesiz ki cehennem, (müşriklerin gözetlendiği) bir gözetleme yeridir. (78/Nebe, 21)

Gören kimseler için cehennem açığa çıkartılıp sergilenecek. (79/Nâziât, 36)

Hiç şüphesiz, cehennem (ona) bir barınaktır. (79/Nâziât, 39)

Cehennem (ateşi) iyice harlanıp tutuşturulduğunda, (81/Tekvîr, 12)

Facirlerse elbette cehennemdelerdir. (82/İnfitâr, 14)

Sonra onlar, kesinlikle cehenneme gireceklerdir. (83/Mutaffifîn, 16)

Şüphesiz ki mümin erkek ve mümin kadınlara işkence yapıp sonra tevbe etmeyenlere cehennem azabı ve yakıcı bir azap vardır. (85/Burûc, 10)

Ve o gün cehennem de getirilir. İnsan o gün hatırlar. (Ama) hatırlamanın ona ne faydası olacak ki? (89/Fecr, 23)

Ayetlerimizi yalanlayanlarsa onlar, (amel defterlerini soldan alıp, cehennemlik olan) Ashab-ı Meş’eme’dir. (90/Beled, 19)

Şüphesiz sizin çabalarınız, çeşit çeşittir. (Kimi cennet için kimi de cehennem için çabalar.) (92/Leyl, 4)

Biz de ona zor olanı (masiyet ve cehennemi) kolaylaştırırız. (92/Leyl, 10)

Ve baş aşağı (cehenneme yuvarlandığında) malının kendisine hiçbir faydası olmaz. (92/Leyl, 11)

Ehl-i Kitap ve müşriklerden kâfir olanlar, hiç şüphesiz, ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindelerdir. İşte bunlar, yaratılmışların en şerlileridir. (98/Beyyine, 6)

Onun anası/barınağı, (cehennem) uçurumudur. (101/Kâria, 9)

Elbette, o cehennemi göreceksiniz. (102/Tekasûr, 6)

Sen, Hutame'nin, (o cehennemin) ne olduğunu nereden bileceksin? (104/Hümeze, 5)