Kehf Suresi 110. Ayet
قُلْ اِنَّمَٓا اَنَا۬ بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحٰٓى اِلَيَّ اَنَّمَٓا اِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَٓاءَ رَبِّه۪ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّه۪ٓ اَحَدًا 110
110 . De ki: “Ancak ben de sizin gibi bir insanım. Bana: ‘İlahınız ancak tek bir ilahtır.’ diye vahyolunuyor. Artık kim Rabbi ile karşılaşmayı (ve ondan bir mükâfat almayı) umuyorsa, salih amelde bulunsun ve hiçbir şeyi Rabbine ibadette ortak koşmasın.” (18/Kehf, 110)
Kur’ân-ı Kerim, amelin kabulü ve ahirette mükâfata dönüşmesi için ikisi bu ayette zikredilmek üzere toplamda üç şart belirlemiştir:
a. Ameli yapanın tevhid üzere, Allah’a (cc) şirk koşmayan bir muvahhid olması: (bk. 14/İbrahîm, 18; 24/Nûr, 39)
b. Amelin salih olması: Yani şeriata, Peygamber’in Sünneti’ne uygun olması. (bk. 3/Âl-i İmran, 31-32; 4/Nisâ, 64) Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim bir amel yapar, yaptığı amel sünnetimiz üzere olmazsa ameli reddedilir.” (Buhari, 2697; Müslim, 1718)
c. İhlaslı olması: Yalnızca Allah rızası için amel yapmak, hiçbir gayeyi Allah rızasına ortak kılmamak. Allah Resûlü (sav) şöyle buyurur: “Kıyamet Günü Allah (cc) buyurur ki: ‘Ben, şirkten müstağni olanım. Kim bir amel yapar ve amelinde benim dışımda birini ortak kılarsa onu da amelini de terk ederim.’ ” (Müslim, 2985)