Hakka Davet ile ilgili ayetler
► Şayet (İslam konusunda) seninle tartışırlarsa (onlara) de ki: “Ben ve bana tabi olanlar (dini Allah’a halis kılıp yalnızca O’na kulluk ederek) yüzümüzü Allah’a teslim ettik.” Kendilerine Kitap verilenlere ve ümmilere de ki: “Teslim oldunuz mu?” Onlar da teslim olurlarsa hidayete ermiş olurlar. Şayet yüz çevirirlerse sana düşen yalnızca (İslam’ı) tebliğ etmektir. Allah, kullarını görendir.(3/Âl-i İmran 20)
► Sana ilim geldikten sonra, her kim onun hakkında seninle tartışacak olursa de ki: “Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefislerimizi ve nefislerinizi çağıralım. Sonra mülâane yapalım ve ‘Allah’ın laneti yalancıların üzerine olsun.’ diyelim.” (3/Âl-i İmran 61)
► (Hırsızlık yapmak suretiyle) nefislerine ihanet eden kimseleri savunma. Şüphesiz ki Allah, hainlikte sınırları zorlayan aşırı günahkâr kimseyi sevmez. (4/Nisâ 107)
► Onlardan sana kulak verenler vardır. Biz, onu (vahyi) anlayamasınlar diye kalplerine örtüler, kulaklarında da ağırlık kıldık. Ayetlerin tamamını görecek olsalar yine de iman etmezler. Öyle ki; sana gelecek olsalar seninle tartışır ve o kâfir olanlar: “Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir.” derler. (6/En'âm 25)
Tartışmacı oluşlarına (6/En’âm, 25), ilgisizlikleri ve yüz çevirmelerine (18/Kehf, 57), büyüklenmelerine (7/A’râf, 146), Resûlullah’ın (sav) emirlerine itaatsizlik etmelerine (9/Tevbe, 87, 93) bir ceza olarak, Allah (cc) hakkı anlamalarına engel koymuştur.
► Onların ardından Musa’yı, Firavun ve önde gelen avanesine ayetlerimizle yolladık. Onlar (ayetlerimizi inkâr edip, alaya alarak) zulmettiler. Bozguncuların akıbetinin nasıl olduğuna bir bak. (7/A'râf 103)
► Kullarıma de ki: “(Birbiriyle iletişime geçtiklerinde) en güzel olanı söylesinler. Çünkü şeytan, (kullandıkları sözcüklerle) aralarını bozmaya çalışır. Şüphesiz ki şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.”(17/İsrâ 53)
► Hani babasına ve kavmine demişti ki: “Şu başında ibadet için bekleştiğiniz heykeller de neyin nesi?”(21/Enbiyâ 52)
► “Biz babalarımızı onlara ibadet eder bulduk.” demişlerdi.(21/Enbiyâ 53)
► “Andolsun ki, sizler de babalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz.” demişti.(21/Enbiyâ 54)
► “Sen bize, hakkı mı getirdin; yoksa bizimle oyun mu oynuyorsun?” demişlerdi.(21/Enbiyâ 55)
► Demişti ki: “Bilakis sizin Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbi olup onları yoktan var edendir. Ben de buna şahitlik edenlerdenim.”(21/Enbiyâ 56)
► “Allah’a yemin olsun ki, siz arkanızı dönüp gittiğinizde putlarınızın başına bir iş getireceğim.”(21/Enbiyâ 57)
► Büyük put hariç hepsini paramparça etmişti. Belki (neler olduğunu büyük puta) danışırlar diye...(21/Enbiyâ 58)
► Demişlerdi ki: “İlahlarımıza kim yaptı bunu? Şüphesiz ki o, zalimlerdendir.”(21/Enbiyâ 59)
► “Bir genç işittik onları diline dolayan! Onun adı İbrahim.” demişlerdi.(21/Enbiyâ 60)
► “Onu tüm insanların gözü önünde (bir yere) getirin, belki (bu işi onun yaptığına) şahitlik ederler.” demişlerdi.(21/Enbiyâ 61)
► “Sen mi ilahlarımıza bunu yaptın ey İbrahim?” demişlerdi.(21/Enbiyâ 62)
► “(Hayır, düşündüğünüz gibi değil!) Bilakis, onların büyüğü (olan put, öylece sağlam durduğuna göre) bunu o yapmıştır. Şayet konuşabiliyorlarsa (putlara) sorun (bakalım).”(21/Enbiyâ 63)
► Kendi iç dünyalarına dönüp (düşündükten sonra) demişlerdi ki: “Şüphesiz ki (konuşamayan ve kendini savunamayan varlıklara ibadet etmekle) sizler zalimlerin ta kendisisiniz.”(21/Enbiyâ 64)
► Sonra tekrar baş aşağı olup (eski hâllerine döndüler) ve “Andolsun ki sen de bunların konuşamadığını biliyorsun.” (dediler.)(21/Enbiyâ 65)
► Demişti ki: “Yoksa Allah’ı bırakıp da size hiçbir faydası olmayan ve zararı defedemeyen şeylere mi ibadet/kulluk ediyorsunuz?”(21/Enbiyâ 66)
► “Size de Allah’ın dışında ibadet ettiklerinize de yuh olsun! Akletmez misiniz?”(21/Enbiyâ 67)
► Demişlerdi ki: “Şayet bir şeyler yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza yardım edin.”(21/Enbiyâ 68)
► Biz de buyurduk ki: “Ey Ateş! İbrahim’e serin ve selamet ol!”(21/Enbiyâ 69)
► Ona tuzak kurmak istemişlerdi de biz onları en fazla hüsrana uğrayanlardan kılmıştık.(21/Enbiyâ 70)
► Onu ve Lut’u âlemler için bereketli kıldığımız topraklara (taşıyarak) kurtarmıştık.(21/Enbiyâ 71)
► Ona İshak’ı, üstelik bir de Yakub’u ihsan etmiş ve her birini salih kimseler kılmıştık.(21/Enbiyâ 72)
► Onları emrimizle hidayete ulaştıran imamlar kılmıştık. Onlara hayırlı işleri yapmayı, namazı dosdoğru kılmayı ve zekâtı vermeyi vahyetmiştik. Onlar bize kulluk/ibadet eden kimselerdi.(21/Enbiyâ 73)
► Onlara İbrahim’in haberini oku.(26/Şuarâ 69)
► Hani babasına ve kavmine: “Neye ibadet ediyorsunuz?” demişti.(26/Şuarâ 70)
► Demişlerdi ki: “Putlara ibadet ediyor ve kesintisiz onlara ibadetimizi sürdürüyoruz.”(26/Şuarâ 71)
► Demişti ki: “Dua ettiğinizde sizi duyuyorlar mı?”(26/Şuarâ 72)
► “Ya da size bir fayda ve zararları dokunuyor mu?”(26/Şuarâ 73)
► “(Hayır, öyle değil!) Biz babalarımızı böyle yaparken bulduk. (Hiç sorgulamadan biz de aynısını yapıyoruz.)”(26/Şuarâ 74)
► Demişti ki: “Gördünüz mü şu ibadet ettiklerinizi?”(26/Şuarâ 75)
► “Hem sizin hem de geçmişteki babalarınızın.”(26/Şuarâ 76)
► “Şüphesiz ki onlar, benim düşmanımdır. Âlemlerin Rabbi (olan Allah) müstesna.”(26/Şuarâ 77)
Müşrikler Allah’a (cc) taptıklarına, putların da onları Allah’a (cc) yakınlaştırdığına inanıyorlardı. İbrahim (as): “İbadet ettikleriniz benim düşmanımdır.” dediğinde: “Allah da mı?” sorusunu sormamaları için, âlemlerin Rabbi olan Allah’ı (cc) istisna tutmuştur.
► “O, beni yaratan ve hidayet edendir.”(26/Şuarâ 78)
► “O, beni yediren ve içirendir.”(26/Şuarâ 79)
► “Hastalandığım zaman beni iyileştirendir.”(26/Şuarâ 80)
► “Beni öldürecek sonra da diriltecek olandır.”(26/Şuarâ 81)
► “Din/Kıyamet Günü'nde hatalarımı bağışlamasını umduğum O’dur.”(26/Şuarâ 82)
► “Rabbim! Bana hüküm/hikmet ihsan et ve beni salihlere kat.”(26/Şuarâ 83)
► “Sonradan gelecek nesiller arasında benim için doğruluk dili kıl. (Beni hayırla yâd etsinler.)”(26/Şuarâ 84)
► “Beni Naim Cennetinin vârislerinden kıl.”(26/Şuarâ 85)
► “Babamı bağışla! Şüphesiz ki o, sapıklardandır.”(26/Şuarâ 86)
bk. 9/Tevbe, 113-114
► “(İnsanların) diriltileceği günde beni rezil edip küçük düşürme!”(26/Şuarâ 87)
► O gün ki; ne mal ne de evlat fayda verir.(26/Şuarâ 88)
► Allah’a selim bir kalple gelenler müstesna.(26/Şuarâ 89)
Şirk, ısrar edilen büyük günahlar ve Allah’ın (cc) vaadine karşı şüphe içinde olmak gibi hastalıklardan uzak, tevbe ve istiğfarla sürekli arınan kalpler selim kalplerdir.
► İçlerinden zalim olanlar hariç, Ehl-i Kitap’la ancak en güzel üslupla tartışın. Deyin ki: “Bize ve size indirilene iman ettik. Bizim ilahımız ve sizin ilahınız tektir ve bizler, O’na teslim olmuş kimseleriz.”(29/Ankebût 46)
► Allah’ın göklerde ve yerde olan her şeyi size hizmetkâr kıldığını, açık ve gizli olan nimetlerini size geniş geniş verdiğini görmediniz mi? (Bununla birlikte) insanlardan öylesi vardır ki; Allah hakkında ilimsizce, rehbersiz ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın tartışır.(31/Lokmân 20)
► Onlar ki; kendilerine gelmiş hiçbir delil olmamasına rağmen, Allah’ın ayetleri hakkında tartışanlardır. Allah katında ve iman edenlerin katında (bu yaptıklarına yönelik) öfke büyüktür. İşte Allah, kibirli zorba olanın kalbini böyle mühürler. (40/Mü’min (Ğafir) 35)