Peygamberlerin Allah Tarafından Korunması ile ilgili ayetler

Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni (insanlara) tebliğ et. Şayet bunu yapmazsan (Allah’ın) risalet (mesajını) tebliğ etmemiş/vazifeni yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz ki Allah, kâfirler topluluğunu hidayet etmez. (5/Mâide 67)

Kur’ân Sünnet ilişkisi için bk. 16/Nahl, 44

O alaycılara karşı biz sana yeteriz. (15/Hicr 95)

Demişlerdi ki: “Ey Musa! (Dilersen) önce asanı sen atarsın veya ilk atan biz oluruz.” (20/Tâhâ 65)

Demişti ki: “(Hayır!) Bilakis, önce siz atın!” (Birde ne görsün) ipleri ve asaları, yaptıkları büyü nedeniyle, gerçekten hareket ediyor gibi geldi ona. (20/Tâhâ 66)

Musa, içinden bir korku duymaya başlamıştı. (20/Tâhâ 67)

Buyurduk ki: “Korkma! Şüphesiz ki sen, elbette, üstün olansın.” (20/Tâhâ 68)

“At sağ elindekini! Onların yaptıklarını yutacaktır. Onların yaptığı yalnızca bir büyücü hilesidir. Ve büyücü ne yaparsa yapsın, kurtuluşa eremez/başarılı olamaz.” (20/Tâhâ 69)

Biz de buyurduk ki: “Ey Ateş! İbrahim’e serin ve selamet ol!” (21/Enbiyâ 69)

Ona tuzak kurmak istemişlerdi de biz onları en fazla hüsrana uğrayanlardan kılmıştık. (21/Enbiyâ 70)

Onu ve Lut’u âlemler için bereketli kıldığımız topraklara (taşıyarak) kurtarmıştık. (21/Enbiyâ 71)

(İbrahim’in tevhid davetine) kavminin cevabı: “Onu öldürün ya da yakın!” sözünden başkası olmadı. Allah onu ateşten kurtardı. Şüphesiz ki bunda, iman eden bir topluluk için (Allah’ın dostlarına yardım edip onlara destek olduğuna dair) ayetler vardır. (29/Ankebût 24)

Demişti ki: “O (beldenin) içinde Lut da var!” Demişlerdi ki: “Biz orada kimin olduğunu çok iyi biliyoruz. Karısı hariç, onu ve ailesini mutlaka kurtaracağız. (Karısı) geride kalacaklardandır.” (29/Ankebût 32)

Dediler ki: “Onun için yüksek bir yapı inşa edin. Sonra onu ateşin içine atın.” (37/Saffât 97)

Ona tuzak kurmak istediler. Biz onları alçaltılmışlar kıldık. (37/Saffât 98)

Andolsun ki Musa ve Harun’a da iyilikte bulunmuştuk. (37/Saffât 114)

O ikisini ve kavimlerini büyük dertten/sıkıntıdan kurtarmıştık. (37/Saffât 115)

Muhakkak ki Yunus da gönderilmiş resûllerdendir. (37/Saffât 139)

Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı. (37/Saffât 140)

Kura çekimine katılmıştı ve kaybedenlerden olmuştu. (37/Saffât 141)

Kendini kınayan (bir ruh hâlindeyken), balık onu yutuvermişti. (37/Saffât 142)

Şayet o, tesbih edenlerden olmasaydı, (37/Saffât 143)

Diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. (37/Saffât 144)

O, hasta bir hâldeyken onu boşluğa/sahile attık. (37/Saffât 145)

Onun üzerine (yaprakları geniş olan, gölgelikli, korunaklı) “yaktin” ağacı bitirdik. (37/Saffât 146)

Onu, yüz bin veya daha fazla olan bir topluluğa gönderdik. (37/Saffât 147)