Türkçe
Kurdî

Müşriklerin Allah’tan Başkasını İlah Edinişleri ile ilgili ayetler

Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koşmaları nedeniyle, kâfirlerin kalbine şiddetli bir korku salacağız. Onların barınağı ateştir. Zalimlerin barınağı ne de kötüdür. (3/Âl-i İmran 151)

Yüce Allah üç ayrı ayette şirk hakkında hiçbir delil indirmediğini (6/En’âm, 81; 7/A’râf, 33), dört ayette de Allah’a şirk koşulan putlar/türbeler/dinî ve siyasi liderler hakkında hiçbir delil indirmediğini beyan etmiştir (7/A’râf, 71; 12/Yûsuf, 40; 22/Hac, 71; 53/Necm, 23). Olumsuzluk bildiren bir cümlede nekira/belirsiz kelime kullanıp, bunuda “min” harfi ceriyle pekiştirmiş, şirkin hiçbir delili olmayacağına dair son sözü söylemiştir.

Hâliyle şirkin ne şer’i ne de akli hiçbir delili yoktur. Şirk koşanın elinde bir delil olmadığı için mazereti de yoktur. Bu nedenle Kur’ân müşrikleri şeytana/cinlere tapmakla (4/Nisâ, 117; 19/Meryem, 44; 34/Sebe’, 40-41), nefislerini/hevayı ilah edinmekle (25/Furkân, 43) zan ve varsayımla iş yapmakla suçlamıştır (6/En’âm, 148).

Onlar, Allah’ı bırakıp da birtakım dişi (ismi verilen putlara) dua ederler. (Gerçekte) onların dua ettiği inatçı şeytandan başkası değildir.(4/Nisâ 117)

Müşriklerin Allah’la (cc) aralarına aracı kıldıkları ve dua ettikleri varlıklar; salih olduğuna inandıkları insanların putları, türbe hâline getirilmiş kabirleri, bereket yaydığına inandıkları taşlar, kılıçlarını asıp zafer getireceğine inandıkları ve dilek tuttukları ağaçlardır. Bunlar genel olarak dişi isim kalıbında isimlendirildikleri için ayette böyle denmiştir.

Şeytana dua etmeleriyse şöyle açıklanmıştır: İbni Abbas: “Her putun içinde bir şeytan/cin vardır. Putları koruyan bekçilere görünüp onlarla konuşur.”

Bir diğer izah şudur: “Putlara tapınmayı emreden ve süslü gösteren şeytandır. Hâliyle onun emrine itaat ederek, aslında ona ibadet etmiş olurlar.” (bk. 34/Sebe’ 40-41)

De ki: “Allah’ı bırakıp, size zarar vermeye de fayda vermeye de malik olmayan varlıklara mı ibadet ediyorsunuz? Allah, O (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir.”(5/Mâide 76)

Gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı vareden Allah’a hamd olsun. Sonra o kâfirler, (birtakım varlıkları) Rablerine denk tutuyorlar. (6/En'âm 1)

Şayet Allah dileseydi şirk koşmazlardı. Seni, onlar üzerine koruyup gözetleyen (biri) kılmadık. Ve sen, onlar üzerine bir vekil de değilsin.(6/En'âm 107)

Allah’ın yarattığı ekin ve hayvanlardan Allah’a bir pay ayırdılar. Sonra da zanlarınca: “Bu Allah’ın, bu da ortaklarımızın hissesidir.” dediler. Ortaklarına ait olan hisse Allah’ın tarafına geçmez, Allah’a ait olansa ortaklarına geçer. Ne kötü hüküm veriyorlar.(6/En'âm 136)

Müşrikler ekinlerin ortasına bir çizgi çeker, bir taraf için: “Bu Allah’ındır.”, diğeri için: “Bu ilahlarımızındır.” derlerdi. Hasat zamanı Allah’a (cc) ayırdıkları paydan bir ürün putların payına ayrılan bölüme geçse: “İlahlarımız muhtaçtır.” der, geri almazlardı. Putlara ayrılan bir ürün Allah’a (cc) ayırdıkları kısma düşse alır, yerine koyarlardı. Bir ihtiyaçları olduğunda Allah’a (cc) ayırdıklarından alır, misafire, yoksula veya yolda kalana verirlerdi. Ancak putlara ayırdıklarına hiçbir surette dokunmazlardı. Allah’a (cc) adadıkları hayvanlar için de durum aynıydı. İhtiyaç hâlinde bir bahane bulur, Allah’a adanan hayvanları kesip yerlerdi. Putlar için adanmış olanlara ise dokunmazlardı. (İbni Ebi Hatim, 7911-7916; Taberi, 13899-13907)

Bu, her dönemde farklı tezahürleri olan bir inanç problemidir. Temelinde ise müşriklerin ortak özelliği olan “ortaklarını Allah’tan (cc) daha fazla yüceltme ve kendilerine yakın görme” anlayışı vardır.

Günümüzde bu anlayışa, Allah’a (cc) küfredildiğinde hikmet ve hoşgörüden söz edenlerin, tabi oldukları liderler eleştirildiğinde öfke nöbeti geçirmelerini örnek verebiliriz. Allah (cc) adına verilen yeminleri rahatlıkla çiğneyip bozanların, kutsal kabul ettikleri varlıklar adına yemin ederken yaşadıkları trans hâli ve bu yeminlerini bozmamak için yoğun çaba harcamaları da bir başka örnektir.

Hac ve umreye gitmek konusunda türlü mazeretler sıralayanların, dünyanın bir ucundan öbür ucuna yapılan yıllık “feyiz” ziyaretlerini aksatmamaları da bu bağlamda verilebilecek örneklerdendir.

De ki: “Allah’ın bunu haram kıldığına dair şahitlik eden şahitlerinizi çağırın (bakalım).” Şayet şahitlik ederlerse onlarla beraber şahitlikte bulunma. Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların hevalarına/arzularına uyma. (Nasıl uyacaksın ki?) Onlar bazı varlıkları Rablerine denk tutuyorlar.(6/En'âm 150)

Yoksa onlar, hiçbir şey yaratmayan, kendisi yaratılmış varlıkları mı (Allah’a) ortak koşuyorlar?(7/A'râf 191)

Allah’ı bırakıp, kendilerine hiçbir zarar ve fayda vermeyecek şeylere ibadet ediyor ve: “Bunlar, bizim Allah katındaki şefaatçilerimizdir.” diyorlar. De ki: “(Allah bu varlıklara ibadeti meşru kılmamış ve bunlara şefaat yetkisi vermemiştir. Buna rağmen böyle iddia ederek) Allah’a göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” O (Allah), onların şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir.(10/Yûnus 18)

Müşrikler Allah’ı (cc) hakkıyla tanımaz, buna binaen O’na (cc) gereken saygıyı göstermezler. O’nu (cc) vahye dayalı bilgilerle tanımadıklarından, şirket müdürüne ya da bir krala benzetirler. Konum sahibi varlıklara ancak aracılar vasıtayla ulaşılabileceklerini düşünürler ve Allah’la (cc) aralarında birtakım varlıkları şefaatçi tayin ederler. Oysa Allah (cc) kimseye böyle bir yetki vermemiş, kimseyi kendisiyle kulları arasına aracı kılmamıştır. (bk. 2/Bakara, 186; 5/Mâide, 35; 34/Sebe’, 22-23)

Dikkat edin! Göklerde ve yerde her kim varsa Allah’a aittir. Allah’ı bırakıp da O’nun dışında varlıklara dua edenler (gerçekte) ortak koştuklarına uymazlar. Onlar sadece zanna uymakta ve tahminle hareket etmektelerdir.(10/Yûnus 66)

Hakikati vahyin dışında aramanın “zanna uymak” olduğuna dair bk. 10/Yûnus, 36

Bunların ibadet ettikleri şeylerden şüphen olmasın. Daha önce babaları nasıl ibadet ediyorsa bunlar da öyle ibadet ediyorlar. Paylarına düşen (azabı) hiç şüphesiz, eksiksiz bir şekilde onlara vereceğiz.(11/Hûd 109)

Allah’ın yolundan saptırmak için Allah’a ortaklar kıldılar. De ki: “Keyif sürün! Hiç kuşkusuz, varacağınız yer ateştir.”(14/İbrahîm 30)

O alaycılara karşı biz sana yeteriz. (15/Hicr 95)

Onlar ki; Allah’la beraber başka ilah(lar) ediniyorlar. Pek yakında bilecekler/anlayacaklar.(15/Hicr 96)

Allah’ı bırakıp da kendileri için göklerden ve yerden hiçbir rızka sahip olmayan, (olmaya da) güç yetiremeyecek şeylere ibadet ederler.(16/Nahl 73)

Kendilerine izzet/üstünlük/güç kaynağı olsun diye Allah’ın dışında ilahlar edindiler!(19/Meryem 81)

İnsanlardan öylesi vardır ki; Allah’a kıyısından köşesinden (şüphe içinde, ayağı sağlam basmadan) kulluk eder. Şayet ona bir hayır erişirse, onunla mutmain olur. Ona bir fitne/imtihan erişirse, yüz üstü çevrilir (eski hâline döner). Dünyayı da ahireti de kaybeder. İşte bu, apaçık bir hüsrandır.(22/Hac 11)

Allah’ı bırakıp, kendisine hiçbir fayda ve zarar veremeyecek şeye dua eder. Bu, uzak sapıklığın ta kendisidir. (22/Hac 12)

Zararı, yararından daha yakın olana dua eder. O, ne kötü bir dost ve ne kötü bir arkadaştır.(22/Hac 13)

Allah’ı bırakıp da hakkında hiçbir delil indirmediği ve hiçbir bilgiye sahip olmadıkları şeylere ibadet ediyorlar. Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur.(22/Hac 71)

Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda kâfirlerin yüzündeki hoşnutsuzluğu anlarsın. Neredeyse onlara ayetlerimizi okuyana saldıracaklar. De ki: “Size bundan daha şerlisini haber vereyim mi? Ateş! Allah onu kâfirlere vadetmiştir. Ne kötü bir dönüş yeridir o.”(22/Hac 72)

Ey insanlar! Bir örnek verildi, (dikkatle) dinleyin. Şüphesiz ki Allah’ı bırakıp da dua ettikleriniz, bir araya toplansalar bir sinek dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey çekip alacak olsa, onu (sineğin elinden) kurtaramazlar. İsteyen de zayıf kaldı, istenen de...(22/Hac 73)

Allah’a gerektiği gibi/şanına yakışır şekilde saygı göstermediler. (Allah’ın kudret ve yüceliğini gereği gibi anlayıp kavrayamadılar.) Şüphesiz ki Allah, (güç ve kuvvet sahibi olan) Kaviy, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz’dir.(22/Hac 74)

(Buna rağmen) O’nu bırakıp hiçbir şey yaratamayan, kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile fayda ve zarar veremeyen, ölüm, yaşam ve yeniden diriltmeye malik olmayan ilahlar edindiler.(25/Furkân 3)

Allah’ı bırakıp, kendilerine fayda ve zararı olmayan şeylere ibadet ediyorlar. Kâfir, (şeytanın yanında saf tutup, ona uyarak) Rabbine karşı çıkandır.(25/Furkân 55)

Kendilerine yardım olunur umuduyla, Allah’ın dışında ilahlar edindiler.(36/Yâsîn 74)

(İlah edindikleri) onlara yardıma güç yetiremez. Onlarsa (müşriklerin kendisi), ilah edindikleri için hazır edilmiş askerlerdir.(36/Yâsîn 75)

Müşriklerin ilah edindikleri putlara askerliği şudur: Hayvanlarından ve ekinlerinden onlara pay ayırırlar (6/En’âm, 136), çocuklarını putlara kurban ederler (6/En’âm, 137), putları için tartışır ve onlar için kavga ederler (21/Enbiyâ, 68; 25/Furkân, 42; 38/Sâd, 6)...

Sor (bakalım) onlara! Onların yaratılışı mı daha zorlu, yoksa (yer, gök, dağ gibi) diğer yarattıklarımız mı? Şüphesiz ki biz, onları yapış yapış bir çamurdan yarattık.(37/Saffât 11)

“İlahları tek bir ilah mı yaptı? Gerçekten bu çok ilginç/şaşılacak bir şeydir.”(38/Sâd 5)

İleri gelenler harekete geçti ve: “Yürüyün, ilahlarınıza sahip çıkın (onlara bağlılıkta direnç gösterin). Şüphesiz ki bu, (sizden) istenen bir şeydir.” (dediler.)(38/Sâd 6)

“Biz bunu başka bir dinde işitmedik. O (tevhid) yalnızca bir uydurmadır.”(38/Sâd 7)

(De ki:) “O’nun dışında dilediğinize ibadet edin.” De ki: “Hakiki hüsrana uğrayanlar, Kıyamet Günü'nde hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana uğratanlardır. Dikkat edin! Bu, apaçık hüsranın ta kendisidir.”(39/Zümer 15)

Allah, bir olarak (tevhid üzere) anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalpleri (nefret ve) ürpertiyle tiksinir. Allah dışındaki (sahte ilahlar) anıldığı zaman, (bir de bakarsın) sevinç içindelerdir.(39/Zümer 45)

Onlar, Allah’a gerektiği gibi/şanına yakışır şekilde saygı göstermediler! (Allah’ın kudret ve yüceliğini gereği gibi anlayıp kavrayamadılar.) Oysa Kıyamet Günü, yer bütünüyle O’nun kabzasındadır. Gökler ise O’nun sağ eliyle dürülmüştür. O (Allah), şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir.(39/Zümer 67)

Kâfirlere de şöyle seslenilir: “Allah’ın (size olan) öfkesi, (cehennemi hak ettiğinizden dolayı) nefislerinize olan öfkenizden çok daha büyüktür. Çünkü siz, iman etmeye davet edildiğinizde inkâr ediyordunuz.”(40/Mü’min (Ğafir) 10)

Derler ki: “Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Günahlarımızı itiraf ettik. (Buradan) çıkmanın herhangi bir yolu var mı?”(40/Mü’min (Ğafir) 11)

Sizin bu durumunuzun (nedeni), bir ve tek olarak Allah’a dua edildiğinde inkâr ederdiniz. O’na şirk koşulduğunda ise iman ederdiniz. Artık hüküm, (zatı ve sıfatları en yüce olan) El-Aliy, (en büyük) El-Kebîr olan Allah’a aittir.(40/Mü’min (Ğafir) 12)

Yoksa, Allah’ın dışında dostlar/veliler mi edindiler? Gerçek veli/dost Allah’tır. O, ölüleri diriltir. O, her şeye kadîrdir.(42/Şûrâ 9)

Allah’ın dışındaki varlıkları veli/dost edinmeye dair bk. 6/En’âm, 14; 29/Ankebût, 41

Yoksa onların, Allah’ın dışında bir ilahları mı vardır? Allah, onların şirk koştuklarından münezzehtir.(52/Tûr 43)