hikmet için arama sonuçları
► Dediler ki: “Seni tüm noksanlıklardan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bir ilmimiz yoktur. Şüphesiz ki sen, (her şeyi bilen) El-Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’sin.” (2/Bakara, 32)
► Rabbimiz! Onların arasından kendilerine senin ayetlerini okuyan, Kitab’ı ve hikmeti öğreten ve onları arındıran bir resûl gönder. Şüphesiz ki sen, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’sin. (2/Bakara, 129)
Her Müslim’in vazifesi, Allah’ın (cc) ayetlerini okumak, Kitab’ı ve hikmeti öğrenmek ve nefsin fücurundan arınmak için çaba göstermek olmalıdır.
► Size içinizden bir Resûl gönderdik. Size ayetlerimizi okuyor, sizi arındırıyor, size Kitab’ı, hikmeti ve bilmediklerinizi öğretiyor. (2/Bakara, 151)
► Şayet apaçık deliller size geldikten sonra ayağınız kayarsa bilin ki Allah, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (2/Bakara, 209)
► (Allah, düşünesiniz diye) dünya ve ahirete dair hükümlerini size açıklıyor. Sana (velayetlerini üstlendikleri, evlerinde onlarla beraber yaşayan ve mallarını kullandıkları) yetimlerden soruyorlar. De ki: “Onların (mallarını) ıslah etmeniz (koruyup, çoğaltmanız) onlar için daha hayırlıdır.” Şayet mallarını mallarınıza karıştırırsanız onlar sizin kardeşlerinizdir. (Bunda bir sakınca yoktur.) Allah (sizden) bozguncu olanla ıslah edeni bilir. Şayet Allah dileseydi (onların mallarına dokunmamanızı, şayet dokunursanız bozulandan mesul olacağınızı söyleyerek) sizi zora sokabilirdi. Şüphesiz ki Allah, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (2/Bakara, 220)
► (Kocaları tarafından) boşanan kadınlar, (hamile olup olmadıkları anlaşılsın diye) üç kur müddetince iddet beklerler. Şayet Allah’a ve Ahiret Günü'ne iman ediyorlarsa, Allah’ın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri helal değildir. Gayeleri (evliliği) ıslah etmek olduğu takdirde, kocaları iddet müddetinde onları geri çevirmeye en fazla hak sahibi olanlardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınlarında erkekler üzerinde örfe uygun/meşru hakları vardır. (Ancak) erkeklerin kadınlar üzerine bir derece (üstünlüğü/öncelik hakkı) vardır. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (2/Bakara, 228)
► Kadınları boşadığınız zaman iddet müddetini doldururlarsa ya onları iyilikle tutun ya da iyilikle bırakın. (Fakat) onların haklarını çiğneyip zarar vermek (kastıyla) onları tutmayın. Kim de böyle yaparsa kendisine zulmetmiş olur. (Boşanma ve nikâhı oyuna çevirmek suretiyle) Allah’ın ayetlerini alaya almayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah, her şeyi bilendir. (2/Bakara, 231)
► Sizden vefat edip geride eş bırakanlarınız, bir yıl boyunca (geride kalan kadınları) faydalandıracak ve evlerinizden çıkarmayacak şekilde onlara vasiyet bırakın. Şayet (kendi istekleriyle evden ayrılıp) çıkarlarsa, kendileri için aldıkları bu kararda sizin için bir sakınca/sorumluluk yoktur. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (2/Bakara, 240)
► Allah’ın izniyle (Calut ve ordusunu) bozguna uğrattılar. Davud, Calut’u öldürdü. Allah ona yöneticilik ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Şayet Allah insanların bir kısmını diğer bir kısmı ile (tarih sahnesinden silip) savmasaydı, yeryüzünde düzensizlik/kaos/bozgun olurdu. Fakat Allah, âlemler üzerinde büyük bir lütuf ve ihsan sahibidir. (2/Bakara, 251)
► (Hatırlayın!) Hani İbrahim: “Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster.” demişti. (Allah) demişti ki: “İnanmadın mı?” Demişti ki: “Hayır! Elbette inanıyorum. Fakat kalbimin mutmain olmasını (istiyorum).” Demişti ki: “Dört tane kuş al. Onları kendine alıştır. Sonra onlardan her bir parçayı bir dağın üzerine koy. Daha sonra onları çağır, sana koşarak gelirler. Bil ki Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir.” (2/Bakara, 260)
► Hikmeti (olgunluğu, söz ve davranışta isabetli olmayı) dilediğine verir. Kime de hikmet verilmişse ona çok fazla hayır verilmiştir. Ancak akıl sahipleri düşünüp öğüt alırlar. (2/Bakara, 269)
► Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın. Aranızdan bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın ona öğrettiği şekilde yazmaktan geri durmasın. Borçlanan kimse borcu yazdırsın, Rabbi olan Allah’tan korksun ve (borçtan) hiçbir şey eksiltmesin. Şayet borçlanan, zayıf akıllı, (bedenen) zayıf ya da yazdırmaya güç yetiremeyen biriyse velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahit tutun. Şayet iki erkek bulamazsanız razı olduğunuz şahitlerden bir erkek ve iki kadını şahit tutun. (İki kadının bir erkek yerine geçmesinin hikmeti) biri unuttuğunda diğeri ona hatırlatsın diyedir. Şahitler şahitlik için çağırıldıklarında geri durmasınlar. Küçük olsun büyük olsun (borçlarınızı) yazmakta gevşeklik göstermeyin. (Her türlü borcu kayıt altına almanız) Allah katında şahitliğin en adili, en güçlüsü ve şüpheye düşmemeniz için en uygun olanıdır. Aranızda döndürdüğünüz (pazar, esnaflık, seyyar satıcılık gibi) sürekli olan (peşin) ticaretlerinizi yazmamanızda size bir günah yoktur. Alışveriş yaptığınızda şahit tutun. Ne yazıcı ne de şahit zarar görsün. Şayet (şahitlik ve yazıcılıktan ötürü bu insanlara zarar verirseniz) bu sizin için fısk/günah olur. Allah’tan korkup sakının. Allah size öğretiyor. Allah, her şeyi bilendir. (2/Bakara, 282)
► Sizleri (annelerinizin) rahimlerinde dilediği gibi şekillendiren O’dur. Kendisinden başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. O (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (3/Âl-i İmran, 6)
► Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına (ibadeti/kulluğu hak edenin yalnızca Allah olduğuna), Allah, melekler ve adaleti ayakta tutan ilim adamları şahitlik etti. O’ndan başka ilah yoktur. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (3/Âl-i İmran, 18)
► (Allah) ona Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek. (3/Âl-i İmran, 48)
► Bu, ayetlerden ve hikmetli öğütler barındıran (Kitap’tan) sana okuduklarımızdır. (3/Âl-i İmran, 58)
► (Yahudi ve Hristiyanların uydurdukları hak değildir.) Hiç şüphesiz, hak olan kıssa budur. Allah’tan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. Ve şüphesiz ki Allah, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (3/Âl-i İmran, 62)
► (Hatırlayın!) Hani: “Size Kitap ve hikmet verdikten sonra, sizin yanınızda olanı doğrulayıcı bir resûl gelirse ona iman edecek ve yardımcı olacaksınız.” diye Allah nebilerden söz almıştı. Demişti ki: “Bunu ikrar edip bu sözün ağırlığını kabul ettiniz mi?” Dediler ki: “İkrar ettik.” Dedi ki: “Şahit olun! Ben de sizinle beraber şahitlik edenlerdenim.” (3/Âl-i İmran, 81)
► Allah bu (yardımı başka bir şey için değil) sadece size müjde olması ve kalplerinizi yatıştırıp mutmain kılması için yaptı. Yardım/zafer yalnızca (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi) El-Hakîm olan Allah katındandır. (3/Âl-i İmran, 126)
► Andolsun ki Allah müminlerin içinde, kendilerinden olan bir Resûl göndermekle onlara iyilikte bulunmuştur. Onlara O’nun ayetlerini okur, onları arındırır ve onlara Kitab’ı ve hikmeti öğretir. Hiç şüphesiz, (Resûl gelmeden) önce apaçık bir sapıklık içindeydiler. (3/Âl-i İmran, 164)
► Şayet seni yalanlarlarsa, şüphesiz senden önce apaçık deliller, (hikmetli öğütler taşıyan) Zeburlar ve aydınlatıcı kitapla gelen resûller de yalanlandı. (3/Âl-i İmran, 184)
► Allah, evlatlarınız hakkında erkeklere, kız çocuklarının payının iki mislini vermenizi tavsiye eder. Şayet o (kız çocukları), ikiden fazlaysa (mirastan) üçte iki onların hakkıdır. (Kız çocuk) tek ise mirasın yarısı onundur. (Miras bırakanın) çocuğu bulunuyorsa ebeveynin her biri mirastan altıda bir pay alır. (Miras bırakanın) çocuğu yoksa ve ebeveyni onun vârisi ise anne üçte bir alır. Şayet (ölenin) kardeşleri varsa anne altıda bir alır. (Tüm bunlar ölenin) vasiyeti yerine getirildikten ve borçları ödendikten sonradır. Babalarınız ve evlatlarınız! Hangisinin fayda olarak size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. (Bu paylar) Allah tarafından farz olarak belirlenmiştir. Şüphesiz ki Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 11)
► Allah’ın (kabul edeceğine söz vererek) üstlendiği tevbe, bilmeden günah işleyen sonra çabucak tevbe edenler içindir. Bunların tevbesini Allah kabul eder. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 17)
► Elinizin altında bulunan (cariyeleriniz) dışında evli kadınlar da haram kılındı. (Bu sayılanlar) Allah’ın sizin üzerinizdeki kesin hükmüdür. Bunların dışında kalan kadınlarla, mallarınızla (mehirlerini ödeyip), zinaya düşmeden evlilik yapmayı talep etmeniz size helal kılındı. Onlardan (nikâh yaparak) faydalandıklarınızın (mehir) ücretlerini, (Allah tarafından belirlenmiş) bir farz olarak verin. (Mehir) belirledikten sonra aranızda karşılıklı rızaya dayalı anlaşır (haklarınızdan feragat ederseniz), sizin için bir günah yoktur. Şüphesiz ki Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 24)
► Allah size açıklamak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 26)
► Yoksa Allah’ın lütuf ve ihsanından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar? Hiç şüphesiz biz, İbrahim ailesine Kitap ve hikmet verdik. Ve onlara büyük bir mülk verdik. (4/Nisâ, 54)
► Şüphesiz ki, ayetlerimiz hakkında küfre sapanları ateşe sokacağız. (Ateş, onların) derilerini yakıp kavurdukça, azabı tatsınlar diye (yeni) bir deriyle değiştireceğiz. Şüphesiz ki Allah, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 56)
► Bir müminin başka bir mümini hatayla olması hariç (kasten) öldürmesi olacak şey değildir. Kim de bir mümini hatayla öldürürse (bunun kefareti) mümin bir köle azat etmek, bağışlamadıkları müddetçe ailesine diyet vermektir. Şayet (hatayla öldürülen) size düşman olan bir kavimden ve müminse (sadece) mümin bir köle azat etmektir. Şayet (hatayla öldürülen) sizinle antlaşmalı bir kavimdense ailesine diyet teslim etmek ve mümin bir köle azat etmektir. Kim de bulamazsa peş peşe (ara vermeden) iki ay oruç tutsun. Bu, Allah’tan bir tevbedir. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 92)
► (Düşmanı takip için çağrıldığınızda savaşın yorgunluğu ve hasarını bahane ederek) topluluğu izleyip yakalama konusunda gevşeklik göstermeyin. Şayet acı çekiyorsanız, onlar da sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Üstelik siz, onların ummadığı (rıza-ı ilahi, sevap, cennet gibi) şeyleri Allah’tan umuyorsunuz. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 104)
► Kim de bir günah işlemişse kendi aleyhine günah işlemiş olur. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 111)
► Şayet Allah’ın lütfu ve rahmeti senin üzerine olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmayı arzuluyordu. Onlar sadece kendilerini saptırıyorlar ve sana hiçbir zarar da veremezler. Allah, sana Kitab’ı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah’ın senin üzerindeki lütuf ve ihsanı çok büyüktür. (4/Nisâ, 113)
► Şayet ayrılırlarsa Allah her ikisini de genişliğinden zengin kılacaktır. Allah (ihsanı ve lütfu bütün varlığı kuşatacak kadar geniş olan) Vâsi’, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 130)
► (Sandıkları gibi değil!) Bilakis Allah, onu kendisine yükseltti. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 158)
► Müjdeleyici ve uyarıcı resûller (gönderdik). Ta ki resûllerden sonra insanların Allah’a (“bilmiyorduk, duymadık” gibi bahane olarak) sunacakları bir hüccetleri kalmasın. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 165)
► Ey insanlar! Şüphesiz ki Resûl, Rabbinizden hak ile size gelmiştir. (O’na) iman edin. (Bu) sizin için en hayırlı olandır. Şayet inkâr ederseniz şüphesiz ki göklerde ve yerde olanların tamamı Allah’a aittir. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nisâ, 170)
► Hırsız erkek ve kadının, işledikleri (kötülüğün) karşılığı ve Allah’tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (5/Mâide, 38)
► (O zaman) Allah diyecek ki: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetlerimi hatırla. Hani seni Ruhu’l Kudüs (Cibril) ile desteklemiştim. Hem beşikte hem de yaşlılıkta insanlarla konuşuyordun. Hani sana Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. İznimle çamurdan kuş suretinde bir şey yapıyordun, sonra ona üflüyordun. O da benim izin vermemle (canlı) bir kuş oluyordu. İznimle kör ve alaca hastasını iyileştiriyordun. İznimle ölüleri (kabirlerinden diri olarak) çıkarıyordun. İsrailoğullarına apaçık delillerle geldiğinde, onlardan kâfir olanlar: ‘Bu apaçık bir sihirdir.’ demişlerdi de onları senden engelleyerek (seni korumuştum).” (5/Mâide, 110)
► “Onlara azap edecek olursan hiç şüphesiz onlar, senin kullarındır. Şayet onları bağışlarsan şüphesiz ki sen, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’sin.” (5/Mâide, 118)
► O, kullarının üzerinde (her şeye boyun eğdiren) El-Kahir’dir. O (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm, (her şeyden haberdar olan) El-Habîr’dir. (6/En'âm, 18)
► O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandır. O’nun “Ol!” dediği gün (her istediği) oluverir. O’nun sözü haktır. Sûr'a üfleneceği gün hâkimiyet/egemenlik yalnızca O’nundur. Gaybı (görünmeyeni) ve şehadeti (görüneni) bilendir. O, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm (her şeyden haberdar olan) Habîr’dir. (6/En'âm, 73)
► Bu, bizim kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz hüccetimiz/delilimizdir. Dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (6/En'âm, 83)
► Onların tamamını (diriltip) huzuruna toplayacağı o gün (onlara şöyle seslenecek): “Ey cin topluluğu! Şüphesiz ki insanların çoğunu yoldan çıkarıp saptırdınız.” Onların insanlardan olan dostları diyecekler ki: “Rabbimiz! Birbirimizden faydalandık ve bizim için belirlediğin süreye ulaştık.” (Allah) diyecek ki: “Allah’ın dilemesi hariç, ateş sizin ebedî olarak barınacağınız yerdir.” Şüphesiz Rabbin (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (6/En'âm, 128)
► (Ve yine) dediler ki: “(İlahlarımıza ayırdığımız) bu hayvanların karınlarında olan (canlı doğarsa) yalnızca erkeklerimize aittir. Kadınlarımıza (onları yemek) haramdır. Şayet ölü olarak (doğarsa), onlar (kadın ve erkekler) onda ortaktır.” (Allah, “bu helal”, “şu haram” diye yaptıkları) yakıştırmaların cezasını verecektir. Şüphesiz Allah (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (6/En'âm, 139)
► Allah bunu ancak bir müjde ve kalplerinizin mutmain olması için yapmıştı. Yardım/zafer yalnızca Allah katındandır. Şüphesiz ki Allah, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (8/Enfâl, 10)
► O zaman münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar (müminlere): “Bunları, dinleri (Allah’ın yardım edeceğine dair inançları) aldattı.” diyorlardı. Kim de Allah’a tevekkül ederse şüphesiz ki Allah, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (8/Enfâl, 49)
► (Allah,) onların kalplerini birbirine ısındırdı. Sen yeryüzündekilerin tamamını harcasaydın, yine de onların kalplerini birbirine ısındıramazdın. Ama Allah onların arasını ısındırdı. (Çünkü) O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (8/Enfâl, 63)
► Hiçbir peygambere, düşmanlarıyla çarpışıp güç kazanıncaya kadar esir edinmek yakışmaz. Siz geçici bir dünyalık istiyorsunuz. (Oysa) Allah, (sizin için ebedî olan) ahiret yurdunu ister. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (8/Enfâl, 67)
► (Yok eğer) sana ihanet etmek isterlerse, kuşkusuz bundan önce de Allah’a ihanet etmişlerdi. (Bu ihanetlerine karşılık) Allah onları yenmen için sana imkân verdi. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (8/Enfâl, 71)
► Kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (9/Tevbe, 15)
► Ey iman edenler! Müşrikler ancak birer necistir/pisliktir. Bu yıldan sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Şayet (onların Mescid-i Haram’a gelmemesi ticareti olumsuz etkiler düşüncesiyle) fakirlikten korkuyorsanız (korkmayın)! Allah dilerse, sizi lütuf ve ihsanından zengin kılar. Şüphesiz ki Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (9/Tevbe, 28)
► Siz ona (Resûl’e) yardım etmezseniz, muhakkak Allah ona yardım etmiştir. Hani kâfirler iki kişiden biri olarak onu (Mekke’den) çıkarmışlardı ve ikisi mağaradayken arkadaşına (Ebu Bekir’e): “Üzülme! Allah bizimle beraberdir.” demişti. Allah onun üzerine (güven veren ve kalbini yatıştıran) sekinetini indirmiş, görmediğiniz ordularla onu desteklemiş ve kâfirlerin sözünü (şirke davetlerini) en alçak kılmıştı. Allah’ın sözü (tevhid daveti) ise en yüce olandır. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (9/Tevbe, 40)
► (Allah’ın onları savaşa çıkmaktan alıkoyması şu hikmete mebnidir:) Şayet sizinle savaşa çıkmış olsalardı, size zarar vermekten başka bir artıları olmayacak ve aranızda fitne çıkarmak için uğraşacaklardı. Sizin içinizde de onlara kulak verenler vardır. Allah, zalimleri bilmektedir. (9/Tevbe, 47)
► Sadakalar (zekât malları), Allah tarafından belirlenmiş bir farz olarak yalnızca fakirlere, miskinlere, zekât memurlarına, kalbi İslam’a ısındırılanlara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalmışa verilir. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (9/Tevbe, 60)
► Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostudurlar. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyar, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, Allah’a ve Resûl’üne itaat ederler. Allah’ın rahmet edecekleri bunlardır işte. Şüphesiz ki Allah, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (9/Tevbe, 71)
► Bedeviler, küfür ve nifak yönünden en beter olanlardır. Allah’ın, Resûl’üne indirdiği sınırları bilmemeye de en elverişli olanlar onlardır. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (9/Tevbe, 97)
► Başkaları da Allah’ın emrine (onların hakkında vereceği hüküm için) bırakılmışlardır. Ya onlara azap eder ya da tevbelerini kabul eder. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (9/Tevbe, 106)
► (Samimi bir tevbe ve pişmanlıktan ötürü) kalpleri paramparça olmadıkça, kurdukları o bina kalplerinde şüphe (kaynağı) olarak kalmaya devam edecektir. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (9/Tevbe, 110)
► Elif, Lâm, Râ. Bu, hikmet/hüküm dolu Kitab’ın ayetleridir. (10/Yûnus, 1)
► Elif, Lâm, Râ. (Bu,) ayetleri sağlamlaştırılıp (muhkem kılınmış) sonra da (hüküm ve hikmet sahibi) Hakîm ve (her şeyden haberdar) Habîr (olan Allah) tarafından detaylı olarak açıklanmış bir Kitap’tır. (11/Hûd, 1)
Kur’ân’ın mufassal/detaylandırılmış bir kitap olmasının hikmetleri için bk. 6/En’âm, 55
► “İşte böylece Rabbin seni seçecek, sözlerin yorumunu/rüya tabirini sana öğretecek, daha önce ataların İbrahim ve İshak’a (nimetini) tamamladığı gibi sana ve Yakub ailesine de nimetini tamamlayacaktır. Şüphesiz ki Rabbin, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir.” (12/Yûsuf, 6)
► Demişti ki: “(Hayır, öyle değil!) Bilakis nefsiniz (bu) işi size süslü gösterdi. (Bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Rabbim, hepsini birden bana getirir. Şüphesiz ki O, (her şeyi bilen) El-Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir.” (12/Yûsuf, 83)
► Ebeveynini tahtın üzerine çıkarttı/oturttu. (Hepsi) ona secde ettiler/saygıyla selamladılar. Dedi ki: “Babacığım! İşte bu, benim daha önce gördüğüm rüyamın tevili/gerçekleşmesidir. Rabbim onu gerçek çıkardı. Şüphesiz ki beni zindandan çıkardığında ve şeytan, kardeşlerimle aramı bozduktan sonra sizleri çölden getirdiğinde bana iyilikte bulundu. Şüphesiz ki Rabbim, dilediği şeyi incelikle (sebeplerini hazırlayıp lütfu ve kuşatıcı bilgisiyle) sonuca ulaştırandır. Şüphesiz ki O, (her şeyi bilen) El-Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi) El-Hakîm olanın ta kendisidir.” (12/Yûsuf, 100)
► Biz, her peygamberi kendi kavminin diliyle yolladık ki, onlara açıklasın. Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayet eder. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (14/İbrahîm, 4)
► Onları (diriltip) huzurunda toplayacak olan, hiç şüphesiz ki senin Rabbindir. Şüphesiz ki O, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (15/Hicr, 25)
► Kötü örnek, ahirete inanmayanlaradır. Allah içinse en yüce örnek vardır. O (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (16/Nahl, 60)
► Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et! Onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz ki Rabbin, yolundan sapanları da hidayet ehli olanları da en iyi bilendir. (16/Nahl, 125)
İslami davetin özellikleri için bk. 12/Yûsuf, 108
► Bu, Rabbinin sana hikmet olarak vahyettiğidir. Allah’la beraber başka ilah icat etme! Yoksa ayıplanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. (17/İsrâ, 39)
► “Benim ve Yakub ailesinin (geride bıraktığı ilim ve hikmete) mirasçı olur. Rabbim! Onu razı olduklarından eyle.” (19/Meryem, 6)
► “Yahya! Kitab’ı kuvvetle al.” (dedik.) Biz, ona henüz çocukken hüküm/hikmet verdik. (19/Meryem, 12)
► Lut’a da hüküm/hikmet ve ilim verdik. Onu habis eylemlerde bulunan o şehirden (ve halkından) kurtardık. Şüphesiz ki onlar, fasıklar(dan oluşan), kötü bir kavimdiler. (21/Enbiyâ, 74)
► Biz, (isabetli hükmü) Süleyman’ın fıkhetmesini sağladık. Her birine hüküm/hikmet ve ilim verdik. Dağları ve kuşları (onunla beraber) tesbih etsinler diye Davud’un emrine amade kıldık. (Bunları) yapan bizleriz. (21/Enbiyâ, 79)
► Senden önce göndermiş olduğumuz tüm resûl ve nebiler, (Allah’ın Kitabı’nı) okumaya başladığında mutlaka şeytan, onun okumasına bir şeyler karıştırmak istemiştir. Allah, şeytanın karıştırmaya çalıştığı (vesvese ve zanları) giderir, sonra da ayetlerini muhkem kılıp sağlamlaştırır. Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (22/Hac, 52)
► Şayet üzerinizde Allah’ın ihsan ve lütfu olmasa ve Allah (tevbeye muvaffak kılan ve tevbeleri çokça kabul eden) Tevvâb, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm olmasaydı (hâliniz nice olurdu)? (24/Nûr, 10)
► Ve Allah sizler için ayetleri açıklıyor. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (24/Nûr, 18)
► Ey iman edenler! Elinizin altında bulunan (cariyeleriniz) ve içinizden büluğ çağına erişmemiş olanlar sizden üç defa izin istesinler: Sabah namazından önce, (dinlenmek için) elbiselerinizi çıkardığınız öğle vaktinde ve yatsı namazından sonra. (Bu vakitler, giyinik olmama ihtimali yüksek olan) üç mahrem vaktinizdir. Bu vakitlerden sonra, (izinsiz yanınıza girmelerinde) sizin için de onlar için de bir günah yoktur. Onlar etrafınızda dolanır/yanınıza girip çıkarlar. Siz de onların yanına girip/etraflarında dolanıyor olabilirsiniz. İşte Allah, ayetleri sizlere böylece açıklar. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (24/Nûr, 58)
► Çocuklarınız büluğa eriştikleri zaman, kendilerinden önceki (yetişkinlerin) izin istedikleri gibi (her zaman) izin istesinler. İşte böylece Allah, ayetlerini size açıklar. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (24/Nûr, 59)
► “Rabbim! Bana hüküm/hikmet ihsan et ve beni salihlere kat.” (26/Şuarâ, 83)
► Kuşkusuz, bu Kur’ân’ı hüküm ve hikmet sahibi, her şeyi bilen (Allah’tan) almaktasın. (27/Neml, 6)
► Lut, ona iman etti. Ve dedi ki: “Hiç kuşkusuz ben, Rabbime hicret edeceğim. Çünkü O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’in ta kendisidir.” (29/Ankebût, 26)
► Şüphesiz ki Allah, O’nun dışında dua ettikleri (velileri) bilmektedir. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (29/Ankebût, 42)
► İlk defa yaratan, sonra da (dirilterek) onu tekrar edecek olan O’dur. O (yeniden diriltmek, ilk defa yaratmaktan) daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce sıfat O’na aittir. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (30/Rûm, 27)
► Görmediler mi, Allah rızkı dilediğine genişletip (dilediğine) daraltıyor? Şüphesiz ki bunda, iman eden bir topluluk için (Allah’ın ilim ve hikmetine delalet eden) ayetler vardır. (30/Rûm, 37)
► Bu, hüküm ve hikmetler barındıran bir Kitab’ın ayetleridir. (31/Lokmân, 2)
► Orada ebedî kalacaklardır. Allah’ın vaadi haktır. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (31/Lokmân, 9)
► Andolsun ki biz, Lokman’a hikmet verdik. (Verdiğimiz nimete karşılık) “Allah’a şükret.” diye (emrettik). Kim de şükrederse, kendi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse şüphesiz ki Allah, (kimseye muhtaç olmayan, her şeyin kendisine muhtaç olduğu) Ğaniy, (her daim övgüyü hak eden ve varlık tarafından övülen) Hamîd’dir. (31/Lokmân, 12)
► Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, denizler de (mürekkep olsa) ve yedi deniz de (mürekkep olup) eklense (Allah’ın kelimelerini/ilmini yazmaya kalksalar) yine de Allah’ın kelimeleri/ilmi bitmez. Şüphesiz ki Allah, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (31/Lokmân, 27)
► Ey Nebi! Allah’tan korkup sakın, kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Şüphesiz ki Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (33/Ahzâb, 1)
► Evlerinizde okunmakta olan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti (Nebi’nin açıklaması olan Sünnet’i) hatırlayın. Şüphesiz ki Allah, (lütuf ve ihsan sahibi, en küçük şeylere ilmiyle nüfuz edip haberdar olan) Latîf, (her şeyden haberdar olan) Habîr’dir. (33/Ahzâb, 34)
► Hamd Allah’adır. O (Allah) ki; göklerde ve yerde olanların tümü O’na aittir. Ahirette de hamd O’nadır. O, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm, (her şeyden haberdar olan) El-Habîr’dir. (34/Sebe’, 1)
► De ki: “Allah’a ortak olarak eklediklerinizi bana gösterin (bakalım)! (Hangi sıfatlarından ötürü Allah’a ortak kıldığınızı bilmek istiyorum.) Asla! Bilakis O (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir.” (34/Sebe’, 27)
► Allah’ın insanlara bahşettiği herhangi bir rahmeti kısıtlayacak, kısıtladığını da ondan sonra salıverecek/önünü açacak yoktur. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (35/Fâtır, 2)
► Hüküm ve hikmetler barındıran Kur’ân’a andolsun. (36/Yâsîn, 2)
► Onun mülkünü güçlendirdik. Ona hikmeti ve isabetli karar/etkileyici konuşma özelliği verdik. (38/Sâd, 20)
► (Bu) Kitap, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz ve (hüküm ve hikmet sahibi) El-Hakîm olan Allah tarafından indirilmiştir. (39/Zümer, 1)
► “Rabbimiz! Onları kendilerine vadettiğin Adn Cennetlerine sok. Ve onları, babaları, eşleri ve zürriyetlerinden salih olanları da (Adn Cennetine sok). Hiç şüphesiz ki sen, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi) El-Hakîm olansın.” (40/Mü’min (Ğafir), 8)
► Ne önünden ne de arkasından batıl ona gelebilir. (Hüküm ve hikmet sahibi) Hakîm, (her daim övgüyü hak eden ve varlık tarafından övülen) Hamîd (olan Allah) tarafından indirilmiştir. (41/Fussilet, 42)
► (İzzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi) El-Hakîm olan Allah, sana ve senden önceki (resûllere) işte böyle vahyeder. (42/Şûrâ, 3)
► Vahyetmek, perde gerisinden (konuşmak) veya izniyle vahyeden bir elçi/melek yollaması dışında, Allah’ın bir insanla konuşması olacak şey değildir. Şüphesiz ki O, (zatı ve sıfatları en yüce olan) Aliy, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (42/Şûrâ, 51)
► Hiç kuşkusuz o, bizim katımızdaki ana Kitap’ta (Levh-i Mahfuz’da) olan, çok yüce, hüküm ve hikmet sahibi bir Kitap’tır. (43/Zuhruf, 4)
► İsa apaçık delillerle geldiği zaman dedi ki: “Muhakkak ki size hikmeti getirdim ve ihtilaf ettiğiniz konuların bazısını açıklamak için geldim. Allah’tan korkup sakının ve bana uyun.” (43/Zuhruf, 63)
► O, gökte de ilah olandır yerde de ilah olandır. O, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (43/Zuhruf, 84)
bk. 6/En’âm, 3; 11/Hûd, 87. ayetin açıklaması.
► O (gecede) her hikmetli iş ayrılır. (44/Duhan, 4)
► Kitab’ın indirilmesi (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi) El-Hakîm olan Allah tarafındandır. (45/Câsiye, 2)
► Büyüklük/hâkimiyet/şeref göklerde ve yerde O’na aittir. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (45/Câsiye, 37)
► Kitab’ın indirilmesi (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm Allah tarafındandır. (46/Ahkâf, 2)
► İmanlarına iman katsınlar diye, müminlerin kalbine sekineti indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (48/Fetih, 4)
► Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (48/Fetih, 7)
► Ve alacakları birçok ganimeti de (mükâfat olarak vermiştir). Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (48/Fetih, 19)
► Allah’tan bir lütuf ve nimet olarak... (Zaten) Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (49/Hucurât, 8)
► Demişlerdi ki: “Böyle işte... Rabbin böyle buyurdu. Hiç şüphesiz O, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir.” (51/Zâriyat, 30)
► (O haberler) hikmetli, üslubunda en etkileyici seviyededir. (Ancak kendisini uyarıya kapatana) uyarılar fayda vermiyor. (54/Kamer, 5)
► Göklerde ve yerde olan her şey, Allah’ı tesbih etmektedir. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (57/Hadîd, 1)
► Göklerde ve yerde olanların tamamı Allah’ı tesbih etmektedir. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (59/Haşr, 1)
► O Allah ki; (Her şeyi yoktan var edip yaratan) El-Hâlık’tır. (Kusursuz ve uyum içinde yaratan) El-Bâri’dir. (Yarattıklarına dilediği şekli veren) El-Musavvir’dir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olan her şey O’nu tesbih eder. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (59/Haşr, 24)
► Rabbimiz! Bizi kâfirler için fitne kılma, (günahlarımızı) bağışla ey Rabbimiz. Şüphesiz ki sen, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi) El-Hakîm olanın ta kendisisin. (60/Mümtehine, 5)
► Ey iman edenler! Mümin kadınlar, hicret etmiş olarak size geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların imanını en iyi bilendir. Onların mümin olduğunu öğrenirseniz, kendilerini kâfirlere geri çevirmeyin. (Mümin) kadınlar (kâfir) erkeklere, (kâfir) erkekler de (mümin) kadınlara helal değildir. (Eski kocalarının, kadınları için) harcadıklarını onlara verin. Onlara mehirlerini verdiğiniz takdirde, kendileriyle evlenmenizde bir beis yoktur. Kâfir (kadınları) nikâhınızda tutmayın. Onlara harcadığınızı isteyin, onlar da harcadıklarını istesinler. Bunlar, Allah’ın hükmüdür. Sizin aranızda hükmeder. Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (60/Mümtehine, 10)
► Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ı tesbih eder. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (61/Saff, 1)
► Göklerde ve yerde olan her şey (mutlak hâkimiyet/egemenlik sahibi, mülkünde dilediği gibi tasarruf eden) El-Melik, (mukaddes, eksikliklerden münezzeh olan) El-Kuddûs, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi) El-Hakîm olan Allah’ı tesbih eder. (62/Cuma, 1)
► Ümmiler arasında onlardan olan, kendilerine (Allah’ın) ayetlerini okuyan, onları arındıran, Kitab’ı ve hikmeti öğreten bir Resûl gönderen O’dur. Onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içindeydiler. (62/Cuma, 2)
► Ve onlardan olup da henüz onlara erişmemiş olanlara da... O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (62/Cuma, 3)
► Gayb ve şehadet bilgisinin sahibidir. (İzzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (64/Teğabûn, 18)
► Muhakkak ki Allah, yeminlerinizi çözme yolunu size açıklamıştır. Allah sizin Mevlanızdır. O, (her şeyi bilen) El-Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (66/Tahrîm, 2)
Yemin kefareti için bk. 5/Mâide, 89
► Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Şüphesiz ki Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (76/İnsân, 30)