nankör için arama sonuçları
► (Hatırlayın!) Hani: “Ey Musa! (Sadece kudret helvası ve bıldırcın eti yiyerek) bir tek yiyeceğe katlanamayacağız. Rabbine dua et de bize yeryüzünün bitirdiklerinden; baklasından, salatalığından, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın.” dediniz. Musa dedi ki: “En hayırlı olanı bu değersiz olanlarla mı değiştiriyorsunuz? Şehre inin orada istedikleriniz vardır.” (Bu nankörlüklerinden sonra) onlara alçaklık ve yoksulluk damgası vuruldu ve Allah’ın gazabına uğradılar. Bu (ceza), Allah’ın ayetlerine karşı kâfir olmaları ve peygamberlerini haksız yere öldürmeleri sebebiyledir. Bu (ceza), isyan etmeleri ve haddi aşmaları sebebiyledir. (2/Bakara, 61)
► (Bu nimetlerime karşılık yalnızca) beni anın ki ben de sizi anayım. Ve bana şükredin, nankörlük etmeyin. (2/Bakara, 152)
► Şayet insana yanımızdan bir rahmet tattırıp sonra da onu, ondan çekip alsak, şüphesiz o ümidini kesen bir nanköre (dönüşür). (11/Hûd, 9)
► (Yine hatırlayın ki) Rabbiniz: “Andolsun ki şükrederseniz kesinlikle arttırırım, nankörlük ederseniz şüphesiz, benim azabım pek çetindir.” diye ilan etmişti. (14/İbrahîm, 7)
► Allah’ın nimetini küfürle/nankörlükle değişen ve toplumlarını helak yurduna yerleştirenleri görmedin mi? (14/İbrahîm, 28)
► O’ndan istediğiniz her şeyi size vermiştir. Şayet Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, O’nun nimetlerini saymakla bitiremezsiniz. Şüphesiz ki insan, çokça zulmeden ve pek nankör bir varlıktır. (14/İbrahîm, 34)
► Kendilerine verdiğimiz (nimetlere) nankörlük etmek için (böyle yaparlar). Keyif sürün! Pek yakında (gerçeği) bileceksiniz/anlayacaksınız. (16/Nahl, 55)
► Allah bir beldeyi örnek verdi. Onlar güven ve huzur içinde (yaşar), rızıkları kendilerine her taraftan bolca gelirdi... Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiler. Yaptıkları (nankörlüğe) karşılık Allah onlara açlık ve korku elbisesini (giydirip iliklerine kadar hissedecekleri şekilde açlığı ve korkuyu) tattırdı. (16/Nahl, 112)
► (Çünkü) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. (17/İsrâ, 27)
► Size denizde bir sıkıntı dokunduğunda, O’nun dışında dua ettikleriniz kaybolup gider, bir tek O’na yalvarırsınız. Sizi kurtarıp karaya çıkardığında da yüz çevirirsiniz. İnsan pek nankördür. (17/İsrâ, 67)
► Ya da sizi bir başka sefer tekrar denize döndürüp, nankörlüğünüze karşılık her şeyi yerle bir eden bir rüzgâr göndererek sizi suda boğmasından emin mi oldunuz? Sonra bizden intikamınızı alacak kimseyi de bulamazsınız! (17/İsrâ, 69)
► Kim de mümin olarak salih amellerde bulunursa, onun çabası nankörlükle karşılanmaz/hak ettiği karşılığı alır. Şüphesiz ki biz, onun için yazanlarız. (21/Enbiyâ, 94)
► Şüphesiz ki Allah, iman edenleri savunur/müdafaa eder. Şüphesiz ki Allah, çokça ihanet eden ve pek nankör olan hiç kimseyi sevmez. (22/Hac, 38)
► Sizi (yoktan var ederek) dirilten, sonra öldürecek olan (sonra Kıyamet Günü'nde) tekrar diriltecek olan O’dur. Şüphesiz ki insan, pek nankördür. (22/Hac, 66)
► “Ve yapacağını yapmış (bizden birini öldürmüştün). Sen nankörlerdensin.” (26/Şuarâ, 19)
► Yanında Kitap’tan ilim bulunan kimse dedi ki: “Göz açıp kapayıncaya kadar onu sana getirebilirim.” (Tahtı) yanında yerleşmiş görünce: “Bu, Rabbimin ihsan ve lütfudur. Şükür mü edeceğim yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak için yaptı. Kim de şükrederse, kendi yararına şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz benim Rabbim (kimseye muhtaç olmayan, her şeyin kendisine muhtaç olduğu) Ğaniy, (cömert, ihsanı bol olan) Kerîm’dir.” (27/Neml, 40)
► (Şirk koşarak) verdiğimiz (nimetlere) nankörlük etmiş olurlar. Keyif sürün! Pek yakında bileceksiniz/anlayacaksınız. (30/Rûm, 34)
Şirkin, nankörlük olduğuna dair bk. 16/Nahl, 83
► Andolsun ki, rüzgâr göndersek ve o (bitkileri) sararmış görseler ondan sonra yine nankörlük ederler. (30/Rûm, 51)
► Andolsun ki biz, Lokman’a hikmet verdik. (Verdiğimiz nimete karşılık) “Allah’a şükret.” diye (emrettik). Kim de şükrederse, kendi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse şüphesiz ki Allah, (kimseye muhtaç olmayan, her şeyin kendisine muhtaç olduğu) Ğaniy, (her daim övgüyü hak eden ve varlık tarafından övülen) Hamîd’dir. (31/Lokmân, 12)
► Onları kara bulutlar misali (büyük) dalgalar kuşattığında, dini Allah’a halis kılarak (yalnızca) O’na dua ederler. Onları (kurtarıp) karaya çıkardığında, onlardan kimisi orta yolu tutuyor. Ayetlerimizi, sözünü çokça bozup ihanet eden (hettar) ve nankörden başkası inkâr etmez. (31/Lokmân, 32)
► (Şükretmeyip) yüz çevirdiler. (Nankörlüklerine karşılık) üzerlerine “Arim selini” gönderdik. Ve onların (dillere destan) bahçelerini, yemişleri acı ılgın ağacı ve az bir şey de sedir ağaçlarının olduğu iki (kötü) bahçeye çevirdik. (34/Sebe’, 16)
► Nankörlükleri nedeniyle onları böyle cezalandırdık işte. Biz, nankörlük edenden başkasını cezalandırmayız. (34/Sebe’, 17)
► Kâfirlere ise cehennem ateşi vardır. Ne haklarında ölmeleri için hüküm verilir, ne de (ateşin) azabı hafifletilir. Biz, her nankör olanı işte böyle cezalandırırız. (35/Fâtır, 36)
► Şayet yüz çevirirlerse seni, onların üzerine (amellerini kayıt altına alan bir) gözetleyici kılmadık. Senin vazifen yalnızca tebliğdir. Şüphesiz ki biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımızda bundan dolayı sevinip şımarır. Şayet ellerinin (yapıp) takdim ettiği (ameller) nedeniyle başına bir kötülük gelse, şüphesiz ki insan nankörleşiverir. (42/Şûrâ, 48)
► (Bunca nimetine rağmen) kullarından bir bölümü, Allah’ın parçası/çocuğu olduğuna hükmettiler. Hiç kuşkusuz insan, apaçık bir nankördür. (43/Zuhruf, 15)
► Gözlerimizin önünde akıp gitmekteydi. (Bu, kendisine) nankörlük edilmiş (olan Nuh’a) bir mükâfattı. (54/Kamer, 14)
► Hiç şüphesiz, ona yolu gösterdik. Ya şükreden (bir mümin) ya nankörlük eden (bir kâfir) olur. (76/İnsân, 3)
► (Öyleyse) Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan günahkâr ve nankör olan kimseye itaat etme. (76/İnsân, 24)
► Kahrolası insan, ne kadar da nankördür! (80/Abese, 17)
► Şüphesiz ki insan, Rabbine karşı çok nankördür. (100/Âdiyât, 6)